Çağımızın Hastalığı, Depresyon
Sabah yatağımızdan kalkmak istemediğimiz ya da hayatın boş ve anlamsız geldiği hüzünlü anlar herkesin hayatı boyunca en az bir kez yaşadığı, hatırladığımızda kimi zaman içimiz burularak gülümsediğimiz kimi zamansa üzen hatta ağlatan anıların bize bıraktığı hediyelerdir. İnişli, çıkışlı hayatlarımızın bu anlarını tanımlarken genellikle depresyona girdiğimizi vurgulayarak aslında ne kadar üzüldüğümüzü anlatmaya çalışırız. Gerçekte yaşadığımızsa çoğunlukla kısa süreli pişmanlıklar ve gönül kırgınlıklarıdır. Hayatın anlamsızlığı sizi hiç bırakmamak üzere yakaladığındaysa gerçekten depresyondasınız demektir. Dünya sağlık örgütünün yayınladığı verilere göre depresyon, görülme sıklığı açısından birinci sıralardaki yerini koruyan ve insanlar arasında çağımızın hastalığı olarak adlandırılan bir hastalıktır.
Bir yıl içerisinde, her yüz yetişkinden beşinin, depresyon atlattığı belirtildiğinde gerçekten oldukça yaygın ama ciddiyetinin pek de fark edilmediği bir hastalıktan bahsediyor olduğumuz anlaşılır hale gelecektir. Belirtilerinin gündelik hayatlarını ciddi anlamda etkilediği insanların birçoğu gerçekte depresyon da olduğunun da farkında bile değildir. Birçok sebebe bağlanabileceği gibi hiçbir sebebe de bağlanamayan bıkkınlık, bezginlik, suçluluk duygusu ve isteksizlik hallerinin uzun süredir devam ediyor olması depresyon da olma ihtimalini anlatan önemli ipuçlarıdır.
Cinsiyet, ırk, din, dil fark etmeksizin herkesin yakalanabileceği depresyon, beyindeki bozulmalardan meydana gelmektedir. Beynin çalışma sistemini bozabilecek hormon seviyesindeki değişiklikler, bazı hastalıklar, üzüntü, stres ve benzeri birçok sebep bilim camiasında depresyonun tetikleyicisi olarak kabul edilmektedir. Hastalığın ilk evrelerinde sıklıkla yapılan hata, problemin varlığının farkında olunmasına rağmen kişinin kendi haline bırakıldığında iyileşeceğinin düşünülmesidir. İyileşmenin gerçekleşmesinin beklenilmekte olduğu bu süreç içerisinde belirtiler genellikle daha da ciddileşir halbuki erken teşhis her hastalıkta olduğu gibi depresyon yaşayanlar için de oldukça önemlidir.
Erken teşhis edildiği takdirde, psikoterapi gibi basit yöntemlerle kolayca tedavi edilebilme ihtimali olan hastalık tedavi edilmezse ilaçlı ve uzun tedavi süreçlerini doğurabilecek kadar ilerleyebilir. Sessiz ve kendisini fark ettirmeden ilerleyen depresyon hallerini, çoğu zaman, kişilerin karakter özelliği ya da değişimi olarak adlandırılarak görmezden gelinmesi, halk arasında sıklıkla yapılan en bariz hatalardandır. Hasta yakınları ve halkın depresyonla ilgili bilinçlendirilerek bu kişilere doğru davranış biçimlerinin neler olabileceğinin anlatılmasının da kişilerin yaşamakta oldukları bu zorlu süreçte, iyileşmelerine ciddi katkı sağlayabileceğinin de bilincinde olmak her hastalıkta olduğu kadar önemlidir.